Değerlendirme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Değerlendirme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Aralık 2012 Cuma

Hazırlıksız Yakalandık

Fenerbahçe daha önceden grup liderliğini garantilediği için maça yedek ağırlıklı bir kadroyla çıktı. Uzun sezon maratonunda, az forma şansı bulan oyuncular için eşsiz bir şanstı ancak takım geneline bakılırsa bu şansı teptiler.

Fenerbahçe - B. Mönchengladbach maçı ilk 11'i
Mert Günok, defansın hatalarının bedelini kalesinde gördü. Moralini bozmaması lazım. Taraftar O'na sonuna kadar güveniyor. Mert'le ilgli daha önce yazdığım yazı için tıklayın.

Serdar - Egemen - Özgür - Orhan, birbirleriyle uyumsuz olmaları ve maç eksikleri nedeniyle sürekli hata yaptılar. Sezon içinde kadroda kendilerine yer bulmak istiyorlarsa her zaman hazır olmaları gerekiyor.

Stoch, eski günlerine dönebilmesi için; kendine gelebilmesi için bir gol atması yetecektir. Şeytanın bacağını kırması gerekiyor. Dün oyundan çıkarken verdiği tepki aslında kendisineydi.

Krasic, fizik gücü günden güne artıyor. Maç eksikliklerini şimdilik ancak yedek olarak giderebilir. Çabalaması iyi. İkinci devre kadronun vazgeçilmezi de olabilir, istenmeyen adam da. Her şey ona bağlı.

Bienvenü, çok kötü bir performans sergiledi. Yetenekleri de sınırlı bir futbolcu. Fenerbahçe'de tutunması zor.

Recep Niyaz, ondan yüksek beklentilerin olduğunun farkında buna yönelik oynaması lazım. Tek pasların yerini zamanla güven dolu vuruşlar alacaktır.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Alex Sonrası Fenerbahçe

Bu yazıda sadece, Alex'ten sonra saha içinde değişen şeylerden bahsedeceğim. İşin duygusal boyutuna girersek çıkamayız.

Alex gittikten sonra herkes Fenerbahçe çift forvet oynar diye düşünüyordu. Çünkü Aykut Kocaman'ın en büyük hayali olan Alex'siz sistemin; çift forvete dayalı olacağını tahmin ediyorduk. Yanıldık...

Fenerbahçe Alex'ten sonra 4-2-3-1 oynamaya devam etti. Kadro genellikle şöyleydi:

Alex'siz 4-2-3-1 formasyonu

Bu kadro Aykut Kocaman'ın tüm isteklerini karşılıyordu. Çünkü bu takım: Alex'siz, koşan, gerektiğinde baskı yapan, maç sonlarında, rakip kim olursa olsun geriye yaslanan bir takım.

Önde basması, pas yapması, koşması, savaşması bu takımı diğer kadrolardan ayıran özellikleriydi.

Bu kadronun olumsuz yanı maç içinde çok dağınık olması. Sow ve Kuyt'ın sürekli yer değiştirmesi sadece rakibin değil kendi takım arkadaşlarının da kafasını karıştırıyor. Ancak zamanla, takım birbirine alıştıkça bu gibi hatalar azalacaktır. Bir diğer olumsuz yanı ise yaratıcı oyuncunun olmaması. Kapalı savunmaları her zaman savaşarak açamayabilirsiniz. Bu nedenle son günlerde 10 numarada oynayabilen isimler sıkça gündeme gelir oldu.

Alex'siz Fenerbahçe'de saha içinde bir lider yok. Antalyaspor, Eskişehirspor gibi maçlarda soyunma odasına gitmeden, takımı saha içinde toparlayacak bir oyuncu yok. Volkan kale sahasından olaylara en fazla ne kadar müdahale edebilir bu da ayrı bir soru işareti.

Alex'ten sonra duran toplarda Fenerbahçe öngörülen sıkıntıyı yaşamadı. Alex'le Gökhan'ın kornerlerdeki ön direk organizasyonuna devam edildi. Bu sayede goller gelmeye devam ediyor.

Alex'siz Fenerbahçe'de bence en şanssız isim Sezer Öztürk. Çünkü eğer Alex'le biraz daha fazla oynayabilseydi Ondan öğreneceği çok şey vardı.

Son olarak Alex'siz Fenerbahçe'de benim ilgimi çeken tek şey sahadaki çubuklu forma.

21 Eylül 2012 Cuma

Kazanılan Maçı Kaybetmek

Maç 90 dakika... Top yuvarlak...

Fenerbahçe 57. dakikada maçı kazandı. Ama maç 57. dakikada bitmedi. Çünkü maç 90 dakika. Ve Fenerbahçe bu maçı son 23 dakikada kaybetti.



Aslında her şey güzel başlamıştı gibi bir klişeyle söze başlayalım. Taraftar harikaydı. Kadıköy tıpkı cehennem gibiydi. Maça kontrollü başladık. İlk dakikalarda Volkan çataldan bir top çıkardı ki o topu her kaleci çıkaramaz. İlerleyen dakikalarda Hasan Ali - Caner paslaşmasından bir gol geldi.

Caner Erkin'in golü: 1-0

28. dakikada gelen gol hepimizi biraz rahatlattı. İlk yarının sonuna kadar top orta sahada ve bizim hakimiyetimizdeydi.

Fubolcuların gol sevinci


İkinci yarı Fenerbahçe kontrollü ve tutuk başladı. Derken 57. dakikada Mehmet Topuz'un ortasına Kaptan Alex harika bir şekilde kafa vurarak golü atıyordu. "Piyango" gibi bir goldü.

Alex'in golü: 2-0 (Alex'in Fenerbahçe formasıyla attığı son gol)

Golden sonra taraftar iyice çoştu. Kadıköy cehenneminde meşaleler yandı. Marşlar söylenmeye başladı.

Fenerbahçe Tribünleri - 1

Fenerbahçe Tribünleri -2


Tam rahatladık, ipleri elimize aldık derken bir değişiklik ve sonrasında bir değişiklik daha bütün maçın kaderi değişti.

Baroni ve Bienvenü oyuna girdikten sonra topu ileriye taşıyamadık. Ayağımızdaki topu tutamadık. Ve son 10 dakikada 2 gol yiyerek kazandığımız maçı kaybettik.

Aykut Kocaman'ın değişikliklerdeki ve Avrupa'daki başarısızlığı devam etti. Umarız daha fazla devam etmez.

30 Ağustos 2012 Perşembe

Olmadı Oldurmadılar

Maça iyi başladık. Kolay bir maç olmayacağını biliyorduk ama böyle oynarsak başarabilirdik. Derken orta sahada bir top kaybı. Ari bütün yarı sahamızı boş koşu yaparak geçti. Ceza sahasına girdi. Onu marke eden kimse yoktu. Mert'in hatası defansın beceriksizliği ile birleşince hiç yoktan bir gol yedik.

Golü yedikten sonra takımın düzeni dağıldı. Krasic'in sakatlanması erken bir değişikliğe gitmemize neden oldu. Bu değişiklik belki de Aykut Kocaman'ın tüm planlarını alt üst etti. Ama burada cevaplanması gereken bir soru var. Oyun planı bir değişiklik yüzünden bozulduysa yani oyun planı bir oyuncuya bağlıysa Aykut Kocaman neden Alex'i takımdan kesti?

İlerleyen dakikalarda üst üste o kadar çok pas hatası yaptık ki bir an sahadaki futbolcuların Fenerbahçe'nin profesyonel takımı olduğunu unuttuk. Özellikle Selçuk Şahin'in yaptığı sayısız pas hatası bizi çıldırttı. İlk yarıda çok etkili bir atağımız olmadı.

İkinci yarıya aynı onbirle başladık. İlk dakikalar biraz etkli olsak da bu oyun fazla sürmedi.Alex'in oyuna girmesi takımı ateşledi, canlandırdı. Pas trafiği düzenli hale geldi. Etkili ataklar ve şutlar gelişti. Sonunda bir duran toptan gol geldi.

Alex'in asistiyle Mehmet Topuz'un kafa golü: 1-1

Kalan dakikalarda savaştık, mücadele ettik ama hakemin aleyhimize verdiği kararlar; rakip oyuncuların yerden kalkmaması maçı kaybetmemize neden oldu.

Mehmet Topal'ın füzesi

Önümüzde uzun bir yol var. Hala 3 kulvarda mücadele ediyoruz. Çok fazla hata yapıyoruz. Bu hataları bir an önce çözmeliyiz. Belki bir iki transfer; belki birkaç ayrılık sorunları çözmeye yetecektir.

Nice güneşli günlere Fenerbahçe'm...

16 Ağustos 2012 Perşembe

2013 Model Fenerbahçe

Fenerbahçe yeni transferleriyle çok güçlü bir ekip oluşturdu. Ben de bu zenginliği kullanarak değişik formasyonlarla ve bazı oyuncuları değiştirerek kadrolar oluşturdum.

Klasik Alex'li 4-2-3-1

Aykut Kocaman'ın Alex'le oynattığı takım.



Alex'siz 4-2-3-1

Bu formasyonda Alex'siz oynayabilecek takım.

 

4-4-2







Geleceğin Panteri Mert Günok


Fenerbahçe'nin sadece 3 tane kalecisini hatırlıyorum. Rüştü, Volkan Babacan, Recep. Rüştü Barcelona'ya birinci kaleci olarak gidip üçüncü kalcei olarak dönmüştü. Fenerbahçe'ye döndüğünde formayı Volkan'a kaptıracağını anlayınca da birkaç sezon sonra Beşiktaş'a gitmişti. Recep ve Volkan Babacan şimdi ne yapıyorlar, yaşıyorlar mı onu bile bilmiyorum.
Rüştü, Volkan Babacan ve Recep... Kısacası 1 Volkan değiller.


Gelelim Volkan'a... 24 numaralı kaleci kazağı... Uzun saçları... Volkan'ı ilk gördüğüm zamanlar böyleydi.


Daha sonraki hatırlayışım "Schalke maçı... Bir geri pas... Volkan topa yakın... Volkan ayağından kaçırıyor... Kuranyi ve gol..." Volkan o gün o golü basit bir hatadan yemişti.

Yıllar sonra bir anı daha... "Sevilla maçı... İlk 10 dakikada Volkan'ın yediği 2 hatalı gol... Daniel Alves'in sevinci... Fenerbahçe ikinci yarıda iyi oyunla maçı penaltılara taşımıştı. Volkan 3 tane penaltı kurtarmıştı. Fenerbahçe çeyrek finaldeydi... Bravo Volkan..."
Volkan o günden sonra penaltı kurtarmaya devam etti. Ve şimdi tartışmasız Türkiye'nin en iyi kalecisi.


Ve şimdi "Trabzon'dayız. Penaltı... Topun başında Colman... Kalede oyuna yeni giren genç Mert dikkatli... Colman vuruyor... Mert kurtarıyor... Bravo Mert..."
Fenerbahçe Trabzon'u ikili averajla geçip şampiyon olmuştu. Eğer Mert o penaltıyı kurtarmasaydı Fenerbahçe şampiyon olamayacaktı...


Volkan şimdi canımız, panterimiz...

Mert gelecekte canımız, panterimiz olacak...

İnanıyorum...