Bir sabah aldığım mesajdan sonra Fenerbahçelilik kaderim değişti.
Fenerbahçe’yi pasif desteklerdim. Etliye sütlüye karışmazdım. Ama 3
Temmuz’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olamazdı, olmamalıydı. Safları
sıklaştırma zamanıydı. En kral Fenerbahçeli olanlar bile sırtını
dönerken, kahpeler arkamızdan oyun çevirirken, işlemediğimiz suçlardan
yargılanırken evimde oturamazdım… Oturmadım da. Fenerbahçe nerdeyse ben
de oradaydım. Aklım, fikrim, gücüm, kuvvetim Fenerbahçe içindi. Çok
tepki çektim. “Abartıyorsun” dediler. “Fenerbahçe sana ne veriyor”
dediler. Vazgeçiremediler. Fenerbahçeli olarak üzerime düşeni yapmaya
çalıştım. Ve 365 gün sonra 2 Temmuz sabahı Metris’te, başkanı beklerken,
yorgunken, son bir güçle her şeyin bittiğini gözümle görmeyi beklerken
tüm oyunların biteceğini düşünüyordum. Ama öyle olmadı.
Oyunlar bitmedi. Baskı hala üzerimizdeydi. Hakem hataları bitmemişti. (Bkz: Süper Kupa maçı)
Sonra kötü sonuçlar bizi birbirimize düşürdü. Kaptanımı, canımı, yolladılar. Kızgındım, nefret kapladı içimi. “Papaza kızıp oruç bozmak” diye bir söz vardır. Heralde durumumu en iyi bu söz anlatır. İster istemez uzaklaştım sevdamdan. Gitmedi ayaklarım Kadıköy’e.
Ama gün yine safları sıklaştıma günü. Ne oyunlar bitti ne de kahpelikler. Kim ne derse desin böyle bir günde sevdama sahip çıkmak benim Fenerbahçelilik görevimdir.
Biz varken Fenerbahçe yıkılmaz.
Oyunlar bitmedi. Baskı hala üzerimizdeydi. Hakem hataları bitmemişti. (Bkz: Süper Kupa maçı)
Sonra kötü sonuçlar bizi birbirimize düşürdü. Kaptanımı, canımı, yolladılar. Kızgındım, nefret kapladı içimi. “Papaza kızıp oruç bozmak” diye bir söz vardır. Heralde durumumu en iyi bu söz anlatır. İster istemez uzaklaştım sevdamdan. Gitmedi ayaklarım Kadıköy’e.
Ama gün yine safları sıklaştıma günü. Ne oyunlar bitti ne de kahpelikler. Kim ne derse desin böyle bir günde sevdama sahip çıkmak benim Fenerbahçelilik görevimdir.
Biz varken Fenerbahçe yıkılmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder