Kaç gündür Aykut Hoca’yla ilgili tartışmalar var. Aykut Hoca’ya
destek olanlar kadar -belki daha da çok- köstek olanlar hatta yerden
yere vuranlar var. Dalkavuk bir köşe yazarı “Fatih Terim’le Aykut
Kocaman arasında Himalayalar var” diyor. Bağıra bağıra telefonda konuşan
bir adam “Aykut -sanki babasının oğlu- futboldan anlamıyor mahvetti
takımı” diyor. Eve geliyorum düşünüyorum. Bu adam gerçekten bu kadar
kötü bir teknik adam mı?
Aykut Kocaman 1988-1996 seneleri arasında Fenerbahçe’de futbolculuk
yapmış 215 maçta 140 gol atmıştır. Daha sonra Fenerbahçe’sinden kırgın
bir şekilde ayrılmıştır.
Yıllar sonra Aziz Yıldırım tarafından Fenerbahçe’nin Sportif
Direktörlüğüne getirilmiştir. 1 sene sonra Daum’un son maçta
şampiyonluğu kaybetmesinin ardından görevden ayrılmasıyla teknik
direktörlük koltuğunun en önemli adayı olmuştu. Ve Aziz Yıldırım’ın ona
olan güveniyle o koltuğa oturmuştur.
Görevinin başlarında çoğu taraftar gibi ben de ona pek güvenmiyordum.
Önce Şampiyonlar Ligi’nden sonra da UEFA Avrupa Ligi’nden elenmemiz
büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Aykut Kocaman’a olan güvenimiz
nerdeyse kalmamıştı. O dönemlerde Aziz Yıldırım açıklamalarıyla Aykut
Hoca’nın arkasında olduğunu yineliyordu. Ligin ilk yarısı gelen
istikrarsız sonuçlar, Trabzonspor’la aramızdaki 9 puan fark ve Yeni
Malatyaspor yenilgisi sabrımızı taşırmıştı. Takıma güveniyorduk ama
Aziz Yıldırım’ın Aykut Kocaman’ı neden hala görevde tuttuğunu
anlamıyorduk.
Fenerbahçe devre arası kampını Antalya’da yapıyordu. Antalya’da bir
grup taraftarın Fenerbahçe kafilesini tezahüratlarla karşılaması tüm
camiada bir kenetlenme duygusu oluşturmuştu. O bir grup taraftar bence
şampiyonluk ve 3 Temmuz sürecindeki birliğimizin gizli kahramanlarıydı.
Devre arası transfer yapmadık. Aykut Hoca medya tarafından “sorunlu”
olarak lanse edilen futbolcularımızı kazanmıştı.
2. devre bomba gibi bir Fenerbahçe vardı. Önüne geleni deviren, en
zor denilen maçları kazanan bir Fenerbahçe vardı. Aykut Kocaman’ın
öğrencileri -o uğruna hayatımızı feda ederiz dediğimiz adamlar- 18 maçın
17’sini kazanıp birinde berabere kalmıştı. Ve son maçta 9 puan
arkasından geldiğimiz Trabzonspor’u ikili averajla geçerek şampiyon
olmuştuk.
Aykut Kocaman bir daha asla kolay kolay yenilmeyecek bir takım yaratmıştı.
Bir sabah uyandığımızda hiçbir Fenerbahçe’linin asla unutamayacağı
olayların başlaması ne Aykut Kocaman’ı ne de öğrencilerini etkilemişti.
Takım eskisi kadar güçlüydü. Aykut Kocaman da eskisi gibiydi beyazlamış
saçları dışında.
Her şeye rağmen (basına, UEFA sopasına (!), TFF’ye, içerdeki
düşmanlara) takım Şampiyonlar Ligi’ne hazırlanıyordu. Şampiyonlar Ligi
kuralarına bir gün kala el birliğiyle men edildik. Ayrılıklar yaşadık.
Futbolcularımızı havalimanlarında ağlayarak uğurladık. Ama yıkılmadık.
Lig başladı. Her maç öncesi alacağımız cezalar (!) konuşuldu. Oyunlar, planlar, senaryolar…
Ne Aykut Hoca vazgeçti ne de öğrencileri. Umutlarımızı son haftaya
kadar taşıdık. 2 kupa alacaktık. Yine oyunlar, senaryolar, planlar… Lig
şampiyonu olamadık. Coplandık, biber gazı yedik pes etmedik. 30 senedir
alamadığımız Türkiye Kupasını aldık.
Aykut Kocaman… Müthiş bir futbolculuk kariyeri. Teknik
direktörlüğünde 1 şampiyonluk, 1 lig kupası. 1 son dakikada kaçan
şampiyonluk.
Aykut Kocaman… Rakibe saygısından sevinmeyen, beyefendiliğinden ödün vermeyen adam gibi adam.
Aykut Kocaman… Fenerbahçe’nin futbolcusu. Fenerbahçe’nin teknik direktörü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder